Türkiye’de 1 Mayıs İşçi Bayramı, ilk defa 1911 yılında Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde bulunan Selanik‘te kutlandı. 1923 yılında 1 Mayıs’ın yasal olarak Türkiye’de İşçi Bayramı ilan edildi. Her yıl olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs kutlamaları Türkiye’de korona, “Kovid-19” vakası gerilime ve tartışmalara neden olacak mı acaba diye içimden geçmiyor değil. Sadece yurdumuzda değil dünya dada 1 Mayısı kanlı 1 Mayıs olarak adlandırsak yeri var. Neden mayıs ayı Liberallerin bahar bayramı ve solcuların İşçi Bayramı ile genelde bilinir. Birileri sun’i bir şekilde kriz çıkartma derdinde.. Her sene aynı şeyi yapıyorlar. Bu korku, panik havası insanları tedirgin ediyor.
Bugünlerde, bu günleri kim niçin kutluyor baktınız mı? Kürdü farklı, Türkü farklı, sağcısı farklı, solcusu farklı, Alevi’si farklı Sünni’si farklı.. Kimi Aşure diyor, kimi bahar bayramı, kimi Nevruz diyor. Hani herkes “Bayram” diye kutladığını söylüyor da, meydanlara hakim olan, kin, intikam ve öfke Sıkılan yumruklarla, tehditkâr sözler ve meydan okumalar!
Bayramlar barışmak için, kucaklaşmak için bir vesile olacaktı hani. Birileri bayramları bile kavga vesilesi sayıyorsa, onlara dikkat etmek gerek.
1 Mayıs her sene hem devlet için hem de esnaf için korku vesilesi olmuştur. Korku ve bayram! Bu ikisi bir arada olmamalı. Bayram diye meydanlara dökülenler, arkalarında bir çöplük ve enkaz bırakıyorlar. İçi boş sadece kendimizi kandırırız. Kamplaştırıcı, kutuplaştırıcı, çatıştırıcı, kışkırtıcı eylem ve söylemlerden uzak durmamız gerek. Birileri din, mezhep, ideoloji, politik, felsefi ve vicdani kanaat farklılıklarına rağmen barış içinde bir arada yaşamanın bir yolunu bulmamız gerekirken bile, öfke üreten yaklaşımlar aslında çözümün değil, çözümsüzlüğün adresi oluyor. Farklılıklarımıza rağmen barış içinde bir arada yaşamayı öğrenmekten başka çaremiz yok. Bunun için “hoşgörü”den çok “sabır” ve “tahammül”e ihtiyacımız olacak. Korku üzerine uygarlık inşa edilmez. Evet, korkularımız var, ama umudumuz korkularımıza baskın olmalı. Bayramlar, kin, öfke ve intikam günleri olmamalı. Bayramlar korku üretmemeli. Affetmek, sevgi, saygı, merhamet, ikram, cömertlik, sevgi ve sevinç günleri olmalı.
Neden bu bayramlarda inşaat işçileri hiç konuşulmuyor, bu kutlamalara katılamıyorlar hiç düşündünüz mü. Asıl bayramı bayram havasında yaşayacak ve kutlayacak olanlar sizce onlar değilmi inşaat işçileri bu dünyanın mimarları değilmi, onlar evine bir ekmek götürmek için metrelerce yükseklerde çalışıp evlatlarının, bebeklerinin ailerinin korku ve endişe içerisinde babamız acaba akşam eve sağ gelebilecek mi veya aylarca gurbet diyarlarında babamız bu ay parmaklarında keser izi ayaklarında tahta izleri güneşten kararmış vücudu veya soğuktan kabarmış vücudu olarak gelebilecekmi, hasret giderebilecekmiyiz diye endişe ve korku içerisinde günlerini geçiriyorlar. İnşaat işçileri sabahtan akşama kadar sabahın erken saatlerinde kalkıp bir sıcak çayı bile keyif içerisinde içemeden inşaatın yolunu tutup, öğlen vakti o nasırlı ellerinden doğru dürüs inşaat kiri gitmemiş elleriyle, olsun hamdolsun ki Rabbim bu rızkı bizlere lütfetti yemek nasip oldu helalinden rızkımızı kazanmaya çalışıyoruz derken bizler bu 1 mayıs bayramında burada asıl onlar olası gerekir diye içimizden geçirdik mi. onlar ezilmiş, hor görülmüş ve itilmiş bir şekilde kenarda sadece kara kara düşüncelere dalıp gidiyorlar. İşçi Bayramını yapanlar bakıyorum genelde hep kendisini devlete yaslamış birde sendikaya üye olmuş her türlü zorbalık ve haksızlıkla devletin verdiği haklarla yetinmeyip, inşaat işçilerinin yanında saki baktığın zaman vekil, müdür konumunda ama doymak bilmeyen nefsiyle inşaat işçilerinden fazla hak ve hukuk istemektedir. Daha 2 gün evvel Kut-ül Amare Zaferi, Türkiye’de 1952 yılına kadar Kut Bayramı olarak kutlanıyordu. Ancak Türkiye’nin NATO’ya üye olmasının ardından İngilizler, bayramın kaldırılması için baskı yaptılar. Baskılar üzerine de Türkiye, bayram kutlamasına son verdi. İngilizlerin baskısı o kadar yoğundu ki Kut-ül Amare zaferi ve Kut Bayramı’na yönelik tarihi bilgiler, okullardaki tarih kitaplarından bile silindi. Unutturulmak istendi. Şanlı bir zafer yad edilemez hale geldi. Ama nedense 1 Mayıs işçi bayramı kutlanmasın demiyoruz tabiki kutlansın ama hak yerini bulsun. Etrafı kırarak yıkarak alın teriyle çalışan inşaat işçileride hatırlanarak olsun bu işler. İnşaat işçisi sözünde durandır, borcunu zamanında ödeyendir, samimidir. Kibir hiç yoktur, sadakatinde hiç kuşku yoktur. Adam gibi adamdır. Tam bir vatan sevdalısıdır.
Allahım, bize hakkı hak, batılı batıl göster, hakta toplanmayı nasib et. Şüphesiz ki Sen her şeyi hakkı ile bilen ve hüküm sahibi olansın. Bizi nimet verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uğrayanların değil.
Selâm ve dua ile..
İbrahim ÇEVRİM