“Kanal İstanbul, bir ABD projesidir” diye, 28/05/2019’da yazmıştım. “Seçimin iptal nedeninin, bu proje olduğunu” belirtmiş, “ABD, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni Kanal İstanbul Projesi ile bozmak istiyor.” demiştim.
Halen aynı iddiamın arkasındayım; Kanal İstanbul, yerel değil, küresel bir projedir.
Nitekim, İstanbul seçimlerini tekrar İmamoğlu alınca, Kanal İstanbul Projesi’nin sekteye uğramaması için, İstanbul Boğazı, Saray’a bağlandı.
Bu gelişme dahi, iddiamı doğrulamaya yetiyor. Ayrıca, Kanal İstanbul için harekete geçme zamanı, çok dikkat çekici değil mi? “Suriye, YPG, NATO, S-400” konuları arasına, bir anda “Kanal” girdi.
Kanal İstanbul’un amacı, Möntro’yu delmek, bundan en ufak bir şüphem yok. Möntro Boğazlar Sözleşmesi, kıyıdaş olmayan ülkelerin Karadeniz’i doldurmasını engelliyor. Anlaşma gereğince, ABD veya NATO gemileri, Karadeniz’de ancak 21 gün kalabiliyor. Türkiye, NATO ülkesi olduğu halde NATO gemileri sözkonusu süreyi aşamıyorlar.
Ve bu ABD’nin canını çok sıkıyor. Karadeniz’de bir ay kalması gerekse, 21 gün sonra İstanbul’a gelip, Karadeniz’e tekrar giriş yapmak zorunda kalıyor.
Bir Akdeniz’e bakın, bir de Karadeniz’e. Akdeniz’de balıklar kadar gemi varken, Karadeniz, sakin. Çünkü burada, ABD ve NATO yok…
ABD, Karadeniz’in Akdeniz’leşmesini istiyor ama Möntro önünde engel. İşte bu engeli Sayın Erdoğan’ın “Çılgın” dediği proje ile aşmak istiyor. Türkiye, ABD için böyle bir “çılgınlığı” yapmamalı.
Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerin, denizdeki güvenliği, Möntro’yu bağlı. Özellikle Rusya için, Karadeniz’in, ABD ve NATO’ya kapalı olması, hayati mesele… Bir de işin, bu boyutu var.
Montrö Boğazlar Sözleşmesi, 1923 tarihli ve Türkiye’nin egemenlik haklarını kısıtlayan, güvenliğini tehlikeye sokan Lozan Boğazlar Sözleşmesi’nin, 1936’da “değişen uluslararası güvenlik koşullarına göre”, Türkiye’nin talebi üzerine yapılmıştır.
Eğer Möntro Sözleşmesi yapılmamış olsaydı, Lozan hükümleri Boğaz’ları kapsamıyor olacaktı. Daha açık ifade edersek, Lozan’ın ıspatı, Möntro’dur
83 yıl sonra, bu sözleşmenin tartışmaya açılır hale getirilmesi, son derece tehlikeli bir adımdır. Kanal İstanbul gerçekleşirse Möntro delinir, Möntro delinirse, Lozan delinir.
Kısacası; Kanal İstanbul Lozan’ı deler!
Bu iktidarın, Lozan’la “sorunlu” olduğu, herkesin malumu… Lozan’a “hezimet” diyen bir anlayışı, baştacı ettikleri gizli bir şey değil. Patrikhane’ye “ekümenik” anlamına gelecek, onca tavizler verdiler.
AB uğruna, “karşılıklılık esası” terk edilerek, açılan kiliselerle, Lozan’a büyük zarar verdiler. Lozan, hasar görmüş ülke tapusu haline geldi bugün. Kanal İstanbul ile bu tapu, hepten delinir.
Kanal İstanbul’un şehircilik boyutunu, ekolojik etkilerini, jeopolitik sonuçlarını konuşmuyoruz bile. İstanbul’un su kaynaklarını kurutacağını, 75 milyar dolar tutarında bir maliyetin, bitmiş ekonomiye bindireceği yükü de, konuşmuyoruz.
Trakya’yı Türkiye’den koparan bir Boğaz varken, ikincisini kendi elimle yapmak, akıl karı mıdır! Kanal İstanbul’u isteyenler içerde “rantçılar”, dışarda isteyenler ise ABD ve NATO’dur. Kanal İstanbul, ABD-Rusya rekabetinde, ABD’ye üstünlük sağlar.
Akla gelen bazı soruları sıralayalım;
Boğaz’da mevcut anlaşmaya göre bedava geçen gemileri siz, hangi anlaşmayla Kanal’dan geçişe zorlayabilirsiniz?
Mevcut anlaşmada, “Boğazlardan geçen savaş gemilerinin toplam tonajı 15 bin tonu geçemez ve aynı anda 9 gemiden fazla geçemez” denilmektedir. Bu gemilerden bir kısmı Boğaz’dan geçerken, bir kısmı kanaldan geçerse, Türkiye ne yapacak?
Karadeniz’e kıyısı olmayan devletlerin bu denizdeki tonajları ve kalış süreleri, Möntro ile sınırlandırılmış. Peki bu gemiler “biz Boğaz’dan geçmedik, kanaldan geçtik” derlerse, Karadeniz ülkelerinin güvenliği nasıl sağlanacak?
“Savaş zamanında Türkiye muharip ise yabancı gemiler düşmana yardım etmemek koşulu ile boğazlardan gündüz geçebilirler”maddesi var, mevcut anlaşmada. Peki düşmana yardım eden gemiler, kanaldan geçerlerse ne olacak?
Kanal İstanbul, rant için değilse, düşman için açılıyor. Üçüncü bir şık, kesinlikle yoktur. “İstanbul’a ihanet ettik” itirafında bulunanlar, sözlerinde samimilerse eğer, Kanal İstanbul ile ülkeye ihanet ettiklerini bilmek zorundalar.
Ayrıca;
Möntro Boğazlar Sözleşmesi yapılırken, “varlığını Türk varlığına armağan etmiş”, Atatürk vardı. Hiç savaş kaybetmemiş, Batı’yı dize getirmiş ve emperaylizmi yenmiş bir, lider vardı.
Şimdi kim var!
Bir arsa için, birbirini yiyen, eski belediyeciler!.. “Boğaz” konusu, Şehir Üniversitesi’ne benzemez, haberiniz olsun.
Möntro gibi bir “Sözleşme”nin bugün çıkabilmesi, hiç ama hiç mümkün değil. Türkiye’nin, Akdeniz’de yapmaya çalıştığı şey, Kanal İstanbul ile Karadeniz’de yıkmaya çalıştığı şeydir işte.
Akdeniz’de Libya ile yapılan anlaşma pamuk ipliğine bağlı iken, Karadeniz’de ateşle oynadığınızın, lütfen farkında olalım.
Yusuf Karaca
Yeni Mesaj Gazetesi