Önceki gün, Tayyip Erdoğan ile ilişkisi hakkında “Ona karşı hiçbir zaman rakip olmayacağım diye bir içtihatta bulundum. Beni fazla zorlamasınlar. Çünkü içtihatlar zaman zaman değişebilir” diyerek aklınca aba altından sopa gösteren Bülent Arınç’a Ahmet Hakan’dan cevap geldi. Hakan, “Allah billah aşkına, zorlasınlar şu Bülent Arınç’ı… Zorlasınlar da… Alsın boyunun ölçüsünü” ifadelerini kullandı.
Önceki gün, Tayyip Erdoğan ile ilişkisi hakkında “Ona karşı hiçbir zaman rakip olmayacağım diye bir içtihatta bulundum. Beni fazla zorlamasınlar. Çünkü içtihatlar zaman zaman değişebilir” diyerek aklınca aba altından sopa gösteren Bülent Arınç’a Ahmet Hakan’dan cevap geldi. Bozuk saatin günde iki defa doğruyu göstermesi misali yılda bir-iki defa aklı selim yazılar kaleme alan Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni, “‘Aldıklarını buldukları sananlar’ diye nitelendirebileceğimiz bir hizip var” dedi ve “Tayyip Erdoğan tarafından kendilerine verilenleri, kendi marifetleriyle elde ettiklerini sananlardan oluşan bir hizip bu. Kimdir bunlar? Mesela Abdullah Gül… Mesela Abdüllatif Şener… Mesela Ahmet Davutoğlu… Mesela Ali Babacan… Ve mesela Bülent Arınç… Nedir bu hiziptekilerin temel özelliği? Şudur: Siyasette ancak ve ancak ‘Tayyip Erdoğan’ın ekibinin bir parçası’ olarak bir anlam ifade ediyorlarken ve toplumsal karşılıkları Erdoğan’ın binde biri bile değilken… Kendilerini birer siyasal önder olarak görmeye başlamaları…” ifadelerini kullandı.
‘Bağımsız olarak ortaya çıktıklarında hiçbirinin ciddi bir toplumsal karşılığı olmadığını’ belirten Ahmet hakan yazısına şöyle devam etti:
“İşte bakın: Abdullah Gül… Yıllardır açıktan bir kalkışma yapamıyor. Abdüllatif Şener… Memleketi Sivas’tan aday bile olamıyor. Ali Babacan… Beklediği rüzgârın binde birini bile estiremiyor. Ahmet Davutoğlu… Babacan’dan bile daha geride. Gelelim Bülent Arınç’a. Onun durumu hepsinden daha trajik. Trajik çünkü ruhu AK Parti’den çoktan koptuğu halde bedenini koparmaya bile cüret edemiyor. Fakat buna rağmen afra tafrası hiç eksik olmuyor. Son afra tafrasını ise şu şekilde ifade etmiş Bülent Arınç: ‘Erdoğan’a karşı hiçbir zaman rakip olmayacağım diye bir içtihatta bulundum ama beni fazla zorlamasınlar’, fazla zorlarlarsa Erdoğan’a karşı rakip olabilirmiş! Kimler zorlayacaklarsa Allah billah aşkına, zorlasınlar şu Bülent Arınç’ı… Zorlasınlar da… Alsın boyunun ölçüsünü”
ARINÇ’TAN CEVAP: BAK ASLANIM!
Hakan’ın söz konusu isimlerin, siyasete Erdoğan sayesinde girdikleri ve Erdoğan’sız halk nezdinde bir karşılıkları olmadığı yönündeki yazısına Bülent Arınç, Twitter’dan yaptığı yazılı açıklama ile cevap verdi.
Arınç, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Bak aslanım! Sen Yeşil Camii Kur’an Kursu’nda talebeydin. Ben Erbakan Hocamın Manisa İl Başkanıydım. Sen belki daha üniversitede bile değildin. Ben Refah Partisi için DGM’de yargılanıyordum.
“SEN BAŞKA BİR ADAMDIN”
Sen Kanal 7’deydin; başka bir adamdın. Ben senin her akşam ısrarla programına davet ettiğin Refah Partisi Manisa Milletvekiliydim; sonra da Grup Başkanvekili oldum. Sen yine Kanal 7’deyken, bizler ise AK Parti’yi kurduk ve iktidara taşdık. Ben de AK Parti’nin ilk TBMM Başkanı oldum.
“RÜZGARA GÖRE SAVRULDUN”
Sonra sen bazı varoluşsal sancılar çektin, dönüşüm geçirdin. İnsanların fikirleri değişir ve dönüşür; bunu yadırgamam. Sen dönüştüğün zamanlarda ben Başbakan Yardımcısıydım. Sonra sen dönüşmekten birkaç adım öteye geçtin, dalından kopan yaprak misali rüzgara göre savruldun… Nazım Hikmet’in dediği gibi ‘Günde on kaat, bir çift rugan pabuç, sıcak bir döşek ve üç yüz papellik rahat için…’ güzel günlerini satım.
“BABANIN KEMİKLERİNİ SIZLATTIN”
Ben siyaseti zirvede bıraktım. Sen ise yaşadığın savrulma sonucu tüm değerler bütününü kaybederek merhum müftü babanın dahi kemiklerini sızlattın. Öyle ki seninle yaşamak zorunda olduğu için acısı her fotoğrafında yüzünden okunan kedin Sekter’e dahi acıyorum.
“PATRONLARIN HİMMETİ İLE GELDİĞİN SON NOKTADA..”
Patronlarının himmeti ile geldiğin son noktada basın hayatımızın en köklü gazetelerinden birini tam bir magazin ve bulvar gazetesi haline getirdin. Eğer siyasi varlığımı sadece ve sadece Sayın Cumhurbaşkanı’na borçlu olduğumu ve yukarıda yazdıklarımın gerçek olmadığını düşünüyorsan 40 yıllık dava arkadaşım Recep Tayyip Erdoğan’a artık kabul gördüğün uçakta bizzat kendin sor.
“ASIL SENİN DERDİN MUHATAP ALINMAK”
Eğer olur da bu soruyu sormanın senin haddini aşacağını düşünüyorsan, sorunu -sen dahil olmak üzere-yöneticiliğini yaptığın gazetenin birçok çalışanına WhatsApp’tan talimat verenler üzerinden sor!
Bir önceki yazında da benim tek derdimin ‘dikkate alınmak’ olduğunu söylemiştin. Bugün dahi her cümlesi ve konuşması gündemi belirleyen birinin böyle bir derdi olabilir mi? Asıl senin tek derdinin muhatap alınmak olduğu çok aşikar.
“SON KEZ UYARIYORUM”
Bugüne kadar aile fertlerimi teker teker hedef alan ve kişilik haklarıma saldıran muhtelif hadsizliklerin karşısında sükût ettim. Beni samimiyetle eleştiren herkese saygı duyarım ama sen istihza ediyor; hakaret etmek istiyorsun. Bu hadsizliklerine son vermen için başkaları gibi kapalı kapılar ardında değil, kamuoyunun gözü önünde seni ilk ve son kez muhatap alıyor ve uyarıyorum.
“ENTEL MAGANDA”
Sonsöz: Ne zaman Ahmet Kaya’nın Entel Maganda şarkısını dinlesem seni anımsarım.”